19 Kasım 2008 Çarşamba

HAYATIN İÇİNDEN


GENÇLERE TAVSİYELER

Kız-erkek bütün gençlerimize, özellikle de Müslüman'ım diyen, hele hele asıl İslam Kur'ân İslâmi üzerinde olduğunu söyleyen veya böyle olmayı isteyen gençlerimize aşağıdaki tavsiyeleri yapmakta yarar gördük. Vaktiyle kendimiz de gençken bu halleri yaşadığımızdan, istiyoruz ki bizim yaptığımız hataları, yanlışları gençlerimiz yapmasınlar. Ve istiyoruz ki bizim vardığımız doğru sonuçları onlar, bizim kadar çok vakit harcayarak ve çok yanlışlar yaparak öğrenmesinler, daha çabuk olarak ve daha çok doğruyu daha kısa zamanda nefislerindekilerle değiştirsinler.





YAPMAMIZ VE KAÇINMAMIZ GEREKEN ŞEYLER (5)



30. Kadınerkek ilişkilerinde İslâm'ın sizleri uzak tutmak istediği türden ilişkilerden uzak durunuz. Peygamberin hayatında hiç yapmadığı Mut'a nikâhı gibi, insanları ve toplumu ifsat edici ve kadını ve erkeğiyle toplumu aşağılara çeken nikâhı yapmayınız. Allah'tan korkunuz. Ona buna değil peygambere benzemeye çalışınız. Peygamberin getirmediği fakat geldiğinde hazır bulduğu halde hiç yapmadığı türden bir nikâhı(Mut'a) yapmayınız. Nefsinize hoş gelse de Allah'tan korkunuz, kadın ve erkeğin haysiyetine aykırı olan bu işten uzak durunuz. Bu tür nikâhı şayet nefsiniz için uygun görecek olursanız aynı anda sizin kızınızın ve bacınızın birisi tarafından bir haftalığına karı olarak (geçici nikâhla (Mut'a) nikahlanma talebine nasıl davranır ve ne düşünürsünüz, nefsinize sorunuz. Peygamberimiz demiyor mu ki yapmayı düşündüğünüz işi şuranıza (kalbini göstererek) sorunuz, orası razı oluyorsa yapınız, razı olmuyorsa yapmayınız diye.. Evet, açıklıkla söylüyorum, gerek gördüğüm için söylüyorum. Kalbinize sorunuz kızınızın bir haftalığına birinin karısı olmasının ne demek olabileceğini ve yapabilirseniz bundan sonra yapınız, olmaz mı?



Aklı, Allah düşünsünler için vermiştir insanlara hevalarına uymaktan geri dursunlar diye. Nefislerin hoşuna gidenler Allah'ın hoşuna gitmiyor, Hala düşünmeyecek misiniz?



31. Doğruyu almak isteyene, meyil gösterene tebliğ etmeye çalışmak, kendini insanların bekçisi ya da vekili gibi görmekten sakınmanızı dilerim.



32. Güzel ahlâkla ilgili bütün hususlara, örneğin yaşlılara yumuşak ve sevecen davranmak, kimsesizleri, yetim ve öksüzleri koruyup kollamak, fakir, miskin ve zavallılara acımak ve onları rızıklandırmak, evleri, yurt ve yuvaları ellerinden alınanlara arka çıkmak yediripiçirmek, çıplakları giydirmek için kampanyalar açmak, açılan kampanyalara katılmak ve desteklemek, ferden ferda yetim ve yaşlıları bulundukları yerde ziyaret etmek, hatırlarını almak, mümkün olduğunca hediyeler götürmek ve İslâm kalkışlı nice güzel tavır varsa onların cümlesini şahsında taşımaya çalışmanızı öneririm. Allah için, Allah'ın kullarına yakınlık gösteriniz. Ki kendisini bilmeyen hattâ reddedenlere bile Allah rızık vermekte ve yaşatmaktadır onları, dikkat ediniz.



33. Namazı anlayarak, hissederek ve dosdoğru kılmaya gayret ediniz. Ayetleri eğip bükmemek, gerektiği gibi anlamaya ve siyakınca amel etmeye çalışınız. Bir konuda bir ayetle ahkâm kesmeye kalkmayınız. Zira aynı konuda başka ayetleri de göz önünde bulundurmazsanız kaybedenlerden olursunuz..



34. Doğruları kalabalıkların bulunduğu yerlerde değil, Kur'ân'da arayınız. Kalabalıklar da yanılırlar. Müslüman da olsalar. Çoğunluk veya kitleler tarafından yüceltilen ve giderek kutsallık izafe edilen insanlara itibar etmeyiniz. Allah ile aranıza aracı koymayınız. Ruhban sınıfına itibar etmeyiniz, Allah'tan başka veliler edinmeyiniz, ki imanınızın sıhhati sürekli olabilsin.



35. Kendinizi kontrol ediniz. Demokratik, laik ve her tür sol pisliklerden temizleyiniz ve temiz tutunuz. Kendinizi, Allah önce akidesi temiz(kirlenmemiş) olanları sevmektedir. Orta yolda yürüyünüz. İfrat ve tefritten sakınınız.



Elbette ki daha geniş olarak söylemek istediklerimizi Kur'ân'da bulacaksınız. Ne olur defaatla okuyunuz Kur'ân'ı ve hayatınıza geçiriniz.



Bugün ve her zaman İslâmın en büyük ihtiyaç duyduğu şey 'güzel örnek'lerdir. Her biriniz birer güzel örnek olmaya bakınız. Ölüm sizi bu yolda iken bulsun.





KISSADAN HİSSE
Duvarı Aşamıyorsan Bir Kapı Aç!..



Genç Macar Sanatçı Arpad Sebesy multimilyoner Elmer Kelen in portresini yapmak için görevlendirilmişti. Görev özellikle zordu, çünkü Kelen sadece üç kısa poz vermeye razı olmuştu. Sonuçta, Sebesy portrenin çoğunu ezberden yapmak zorunda kalmıştı.
Kısıtlamalara rağmen, Sebesy portrenin Kelen e yeterince benzediği görüşündeydi. Ancak, Kelen ayni fikirde değildi. Kibirli milyoner resmin kendisine benzemediğini öne sürerek portrenin parasını ödemeyi reddetti.
Genç ressam resmini yapabilmek için saatlerce titizlikle çalışmıştı, ve birdenbire bunu gösterecek hiçbir şeyi olmadığını fark etti. Milyoner stüdyodan ayrılırken, sanatçı bir ricada bulundu, " Portreyi size benzemediği için reddettiğiniz belirten bir mektup
yazabilir misiniz?"
Kelen bu kadar kolay kurtulduğuna sevinerek razı oldu. Aylar sonra, Macar Sanatçıları Derneği, Budapeşte Güzel Sanatlar Galerisinde sergi açtı. Kelen in telefonu çalmaya başladı. Biraz sonra galeriye geldiğinde Sebesy'nin yaptığı portresinin, üzerinde "Bir Hırsızın Portresi" etiketiyle teshir edildiğini gördü.

Mağrur milyoner resmin indirilmesini istedi. Müdür reddedince, Kelen resim kendisini topluma alay konusu edeceği için dava açmakla tehdit etti. Bunun üzerine müdür Kelen in resmin kendisine benzemediği için almayı reddettiğini belirten imzalı mektubunu çıkardı.
Milyoner artık resmin parasını ödeyip almaktan başka çare kalmadığını anlamıştı. Genç sanatçı sadece son gülen olmakla kalmamış, ayni zamanda güçlüğü karlı bir alışverişe dönüşmüştü. Çünkü milyoner resmi almağa kalktığında fiyatının eskisinden on kat
daha fazla olduğunu görmüştü.

Dr. Charles C. Lever




NÜKTE

KABRİSTAN
Hz. Ali, mezarlığa neden sık gittiğini soranlara şu cevabı vermiş:
- İki sebebi var. Anlattıklarıma itiraz etmiyorlar ve arkamdan gıybetimi yapmıyorlar.

Behlül Dânâ'ya biri sorar
- Oğlum öldü. Mezar taşına ne yazdırayım?
Behlül Dânâ şu cevabı verir:
- Şunu yazdır: "Dün altında olan çimenler bugün üstünde yeşerdi. Ey yolcu anla ki, şu toprak günahtan gayri her şeyi örter."






sevgi

sevdiğini sevdiğine söyle

Sevmek, sevgiyle yaşayabilmek; ömrümüz boyunca sahib olduğumuz cevherlerdir. Sevgi etrafındakiler için aydınlatan bir ışık, yıkayıp arındıran bir Rahmet, besleyip büyüten bir gıda, kazandırıp zengin eden bir sermaye demektir. Sevgi; ilahi bir tılsımdır. Girdiği her yere inanmayı, güvenmeyi, yardım etmeyi ve hoşgörüyü getirir. Sevgiyle yola çıkan her yolcu; engelleri aşar. Menzillere ulaşır. Aradığını bulur. Sevgi; bütün güzelliklerin tohumudur. Bizler sevgi dolu yüreklerle, tebessümlerle çevremize sevgi ışıkları saçarsak bizim bir sevgimiz bin sevgilere gebe kalır inşaAllah. Sevgi fidanları büyüyüp muhabbet çınarları yetişir. Kökü sevgiyle beslenmiş gövdesi muhabbetle sulanmış bu çınarlar ise kolay kolay devrilmez toplumlar oluşturur. İlahi vuslatlara ererler.
Sevmek gönül işidir, sevmek her kişinin değil, er kişinin hakkıdır. Seven kişi her olaya sevgiyle, merhametle bakar. Her şeyde sevilebilecek bir güzellik görür. Hatta en çetin imtihanlar en zorlu kişilerde bile bunu Vedud olan Rabbim yarattı. O sevgi kaynağının yarattığı varlık nasıl kötü olabilir? Nasıl sevilemez diye merhamet eder. Ve her şeyi sever. Sevdiği için de Hz. Hamzanın ciğerini vahşice parçalayan Vahşi gibi tevbe edip birer sevgili olmaya and içen yürekler çoğalır.

Niye herkesi gönülden sevip, sevginin yollarına dökmüyoruz her şeyleri... Hele bir verelim sadakaları tebessümlerle...
Niye Efendimiz (sav) ısrarla Sevdiğini sevdiğine söyle diye nasihat etmiş. Belki de sevgiler ortalara dökülsün, konuşulsun. Çağlayanlar gibi coşsun, diye ...
Yüreğiniz hep sevgiyle dolsun




HAYAT ÇOK GÜZELDİR
SEVMEK SEVİLMEYİ BİLMEK SEVGİNİ KARŞINDAKİNE GÖSTERMEKTİR
SEVGİ TÜM VARLIKLARDA DOĞUŞTA BAŞLAR TAKİ ÖLENE KADAR SÜRER
HAYATIN TEMEL VARLIĞIDIR SEVGİ O BİR PINARDIR O PINARI KURUTMAMALIDIR...




TEBESSÜM
nereden geldik sahi.....

Küçük kız annesine 'İlk insan nasıl dünyaya geldi' diye sormuş, 'Tanrı Adem ve Havva'yı yarattı, çocukları oldu ve insanoğlu yeryüzüne yayılmaya başladı yavrum' diye izah etmiş annesi..
Birkaç gün sonra küçük kız aynı soruyu babasına sormuş.. 'Binlerce yıl önce maymunlar vardı' demiş babası, 'Bizler de evrim geçirerek onlardan türedik..'
Farklı iki cevaptan aklı karışan kız annesine gidip 'Nasıl olur anne' demiş 'Sen bana insanın Tanrı tarafından yaratıldığını, babam da maymunlardan geldiğini söylüyor.. Karıştırıyorum..'
'Karıştırıcak bir şey yok ' demiş annesi gülerek, 'Ben sana kendi ailemin geçmişini anlattım. Baban da kendi ailesininkini anlatmış, bir tanem..!'

Hiç yorum yok: