KANSERİN ÖLÜMÜ
-
Şunu bilin ki, KANSER diye bir hastalık yok!.. Kanser, sadece vitamin B17
eksikliği!...
Başka bir şey değil!..
Kemoterapi, ameliyat veya değişik ağır hapl...
9 Haziran 2009 Salı
mezar taşlarının sessizliği bizi aldatmamalı
Gerçekten şu mezarların sessizliği bizi aldatmamalıdır. Orada ni'met görenlerde, azap çekenlerde vardır. Buna göre, aklı başında olan kimse kabre girmeden önce orayı sık sık hatırlamalıdır. Nitekim Süfyan-ı Sevri şöyle demiştir: "Kim kabri sık sık hatırına getirirse orasını bir cennet bahçesi olarak bulur. Buna karşılık kabri hiç hatırına getirmeyen kimse de orayı bir cehennem çukuru olarak bulur."
Yine Süfyan-ı Sevri şöyle demiştir: "İnsan, malını ve çoluk çocuğunu koruduğu gibi, amelleri de kişiyi korur. O vakit ona; "Allah-u Teala seni yatağına mübarek etsin, ne güzel dostların ve ne güzel arkadaşların vardır!" diye söylenir."
Ubeyd b. Umeyr şöyle demiştir:"Her ölüye mezarı şöyle seslenir: Ben karanlık ve yalnızlık yeriyim. Şayet hayatında Allah'a itaat ettinse, bugün ben sana rahmet yeri olurum. Eğer asi isen ben sana azap yeri olurum. Ben öyle bir yerim ki, itaat ettiği halde bana gelmiş olan sevinmiş olarak benden çıkar. İsyankar olarak bana girende helak olarak çıkar, der."
Muhammed b. Sabih ise şöyle demiştir: " Bir adam mezara konup azap olduğu veya hoşa gitmeyen bir şeyle karşılaştığı vakit, civarındaki komşular, "Bizden ibret almadın mı...? Biz senden önce gelmiştik, bizi görmedin mi...? Bugünü düşünmedin mi...? Bizim amellerimizin kesildiğini görmedin mi...? Halbuki senin defterin açık idi."
Mezarı kendisine seslenerek; "Ey dünyanın dış görünüşüne aldanan, tanıdıklarından, senden önce toprak altına girenlerden ders almadın mı..? Onlarda dünyaya aldanıp dururken ecelleri kendilerini, mezar altına aldı, sen hiç aldırmadın, şimdi çekersin." der."
Ubeyd oğlu Abdullah'ın anlattığına göre, Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vesellem.) bir cenazede şöyle buyurmuştur: "Ölü mezarına oturur. Kendisini defnedip dağılanların ayak seslerini bile duyar. Kendisiyle yalnız mezarı konuşur. Ve der ki; "Ey Ademoğlu...! Yazıklar olsun sana, benimle seni hiç korkutan olmadı mı...? Benim darlığımı, benim korkunçluğumu, kurt böcek ve şiddet yeri olduğumu sana anlatan olmadı mı...? Benim için ne hazırladın?" (İbn Ebi'd-Dünya)
Enes (Radıyallahu Anh) şöyle anlatmıştır: "Çok hasta olan Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vesellem.)' in kızı öldüğü vakit, Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vesellem.) onu takip etti. Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vesellem)'in durumu pek hoşumuza gitmiyordu. Mezar başına geldiğimiz vakit, kendisi bizzat mezara girdi, benzi değişti ve kızardı.Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vesellem.)'e; "Bu halin nedir?" diye sorduğumuzda şöyle buyurdu: "Mezarın kızımı sıkıştırmasını ve kabir azabının şiddetini düşünerek geldim ve bana Allah-u Teala'nın ondan bu mezar sıkmasını hafiflettiği bildirildi. Buna rağmen öyle sıkıştı ki, kızımın feryadını doğu ile batı arasında olan her şey duydu." (İbn Ebi'd-Dünya)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder