27 Ekim 2009 Salı

3 Hadis-i Şerif »¦... Sabır .

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

عن أنس رَضِىَ اللّهُ عَنْه قال: ]أَتَى النَّبيُّ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلَى امْرَأةٍ تَبْكِي عَلَي صَيِيٍّ لَهَا، فَقَالَ: اتَّقِي اللّهَ وَاصْبِرِي، فَقَالَتْ: وَمَا تُبَالِي بِمُصِيِبَتِي؟ فَلَمَّا ذَهَبَ. قِيلَ لَهَا: إِنَّهُ رَسُولُ اللّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَأَخَذَهَا مِثْلُ الْمَوْتِ، فَأَتَتْ بَابَهُ فَلَمْ تَجِدْ عَلَى بَابِهِ بَوَّابِينَ فَأَتَتْهُ، فَقَالَتْ: يَا رَسُولُ اللّهِ لَمْ أَعْرِفَكَ، فَقَالَ: إِنَّمَا الصَّبْرُ عِنْدَ الصّدْمَةِ ا‘َوَّلَى [. أخرجه الخمسة إ النسائي .

1. (3232)- Hz. Enes (Radıyallahu Anh) anlatıyor:

"Resûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm), (ölen) çocuğu için ağlamakta olan bir kadına rastlamıştı:

"Allah´tan kork ve sabret!" buyurdu. Kadın (ızdırabından kendisine hitab edenin kim olduğuna bile bakmadan):
"Benim başıma gelenden sana ne?" dedi. Resûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm) uzaklaşınca, kadına:

"Bu Resûlullah idi!" dendi. Bunun üzerine, kadın çocuğun ölümü kadar da söylediği sözden dolayı (utanıp) üzüldü. (Özür dilemek için) doğru aleyhissalâtu vesselâm´ın kapısına koştu.

Ama kapıda bekleyen kapıcılar görmedi, doğrudan huzuruna çıktı ve:Ey Allah´ın Resulü, (o yakışıksız sözü) sizi tanımadan sarfettim (bağışlayın!)" dedi.

Aleyhissalâtu Vesselâm:"Makbul sabır, musibetle karşılaştığın ilk andakidir" buyurdu.

"Buharî, Cenâiz: 43, 7, 32,
Ahkâm: 11;
Müslim, Cenâiz: 14, (626);
Ebu Dâvud, Cenâiz: 27, (3124);
Tirmizî, Cenâiz: 13, (987);
Nesâî, Cenâiz: 22, (4, 22);

وعن سلمة رَضِىَ اللّهُ عَنْه قالت: ]سَمِعْتُ رَسُولُ اللّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ: مَا مِنْ مُسْلِمٍ تُصِيبُهُ مُصِيبَةٌ، فَقَالَ مَا امْرَهُ اللّهِ :وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ اللَّهُمَّ أَجُرْنِي فِي مُصِيبَتِي، وَاخْلُفْ لِي خَيْراً مِنْهاَ، إَِّ أَخْلَفَ اللّهُ لَهُ خَيْراً مِنْهَا. قَالَتْ فَلَمَّا مَاتَ أبُو سَلَمَةَ رَسُولُ اللّهِ عَنْهُ قُلْتُ: أَيُُّ الْمُسْلِمِيْنَ خَيْرٌ مِنْ أَبِي سَلَمَةَ ؟ أَوَّلُ بَيْتٍ هَاجَرَ إِلَى رَسُولُ اللّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، ثُمَّ إِنِّي قُلْتُهَا فَأخْلَفَ اللّهُ تَعَالَى لِي رَسُولُ اللّهِ :قَالَتْ: فَأَرْسَلَ إِليَّ رَسُولُ اللّهِ حَاطِبَ بْنَ أَبِي بَلْتَعَةَ يَخْطُبُنِي لَهُ فَقُلْتُ: إِنَّ لِي بِنْتاً وَأنَا غَيُورٌ، فَقَالَ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَمَا ابْنَتُهَا فَنَدْعُو اللّهَ بُغْنِبْهَا، وَأدْعُو اللّهَ تَعَالَى أَنْ يُذْهِبَ بِالْغَيْرَةِ[. أخرجه مسلم وملك، وأبو داود والترمذي .

2. (3233)- Ümmü Seleme (Radıyallahu Anhâ) anlatıyor:

"Resûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm)´ı şunları söylerken işittim:

"Kendisine bir musibet gelen müslüman Allah´ın emrettiği: "İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râci´ûn, allahümme ecirnî fi musîbetî vahluf lî hayran minhâ:
"Biz Allah´ınız ve ancak O´na döneceğiz. Bana bu musibetim için ücret ver. Ve bana bunun arkasından daha hayırlısını ver" derse Allah o musibeti alır ve mutlaka daha hayırlısını verir."Ümm-ü Seleme der ki:

"Ebu Seleme (Radıyallahu Anh) vefat ettiği zaman ben: "Ebu Seleme´den daha hayırlı olan hangi müslüman var? Resûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm)´a ilk hicret eden hâne, onun hânesiydi" dedim.
Ben bunu söyledikten sonra Allah, onun yerine bana Resûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm)´ı verdi. Şöyle ki: Resûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm), bana Hâtîb İbnu Ebî Belte´a´yı göndererek kendisi için beni istetti.

Ben: "Benim (küçük) bir kız çocuğum var, ayrıca ben kıskanç bir kadınım. (Resûlullah´ın ise birçok hanımı var, imtizacsızlıktan korkarım)" diye cevap verdim. Resûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm):"Kız çocuğuna gelince, Allah´a dua ederiz, onu kendisinden müstağni kılar, kıskançlığı için de Allah´a gidermesini dua ederim" buyurdular."

Müslim, Cenâiz: 3, (918); Muvatta, Cenâiz: 42, (l, 236); Ebu Dâvud, Cenâiz: 22, (3119); Tirmizî, Da´avât: 88, (3506);

وعن أبي سنان قال: ]دَفَنْتُ ابْنِي سِنَاناً، وَأَبُو طَلْحَةَ الْخَوَْنِيُّ جَالِسٌ عَلَى شَفِيرِ الْقَبْرِ، فَلَمَّا فَرَغتُ قَالَ: أََ أُبَشِّرُكَ؟ قُلْتُ: بَلَى. قَالَ حَدَّثَنِى أبُو مُوسُى ا‘َشْعَرِيُّ رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللّهِ صَلَّي اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِذَا مَاتَ وَلَدُ الْعَبْدِ. قَالَ اللّه لِمَئِكَتِهِ: قبَضَتُمْ وَلَدَ عَبْدِي؟ فيَقُولُونَ: نَعَمْ، فَيَقُولُ: قَبَضَتُمْ ثَمَرَةَ فُؤَادِهِ؟ فيَقُولُونَ: نَعَمْ: فَيَقُولُ: مَاذَا قَالَ عَبْدِي؟ فَيَقُولُونَ حَمِدَكَ وَاسْتَرْجَعَ، فَيَقُولُ: ابْنُوا لِعَبْدِي بَيْتاً في الْجَنَّةِ، وَسَمُّوهُ بَيْتَ الْحَمْدِ[. أخرجه الترمذي .

3. (3234)- Ebu Sinân anlatıyor:
"Oğlum Sinan´ı defnettiğimde kabrin kenarında Ebu Talha el-Havlânî oturuyordu.
Defin işinden çıkınca bana: "Sana müjde vereyim mi?" dedi. Ben:"Tabiî, söyle!" dedim.

"Ebu Musa el-Eş´arî (Radıyallahu Anh) bana anlattı" diye söze başlayıp Resûlullah´ın şu sözlerini nakletti:"Bir kulun çocuğu ölürse, Allah meleklere şöyle söyler:

"Kulumun çocuğunu kabzettiniz mi?" "Evet" derler."Yani kalbinin meyvesini elinden mi aldınız?" Melekler yine: "Evet" derler. Allah tekrar sorar:

"Kulum (bu esnâda) ne dedi?""Sana hamdetti ve istircâda bulundu" derler. Bunun üzerine Allah Teâla hazretleri şöyle emreder:"Öyleyse, kulum için cennette bir köşk inşa edin ve bunu Beytu´l-hamd (hamd evi) diye isimlendirin."

Tirmizî, Cenâiz: 36, (1021);

Kaynak...: Kutub-i Sitte

[2] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 9/539.
[4] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 9/541-542.
[6] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 9/543-544.

Hiç yorum yok: